CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Yaşam stili üzerinden siyaset; yok başı açık, yok başı kapalı dedik, bütün güç onun üzerinden gitti. Siyaset de onun üzerinden gitti. Ülke nasıl büyür diye düşünmedik. Ülke nasıl kalkınır düşünmedik. Üniversiteler nasıl bilgi üretir düşünmedik. Bu gerçeği gören birisi olarak Türkiye’yi buradan çıkarmak istedim. Altılı masanın kuruluş nedeni, ideolojisi budur. Kardeşim, bu ülkede mi yaşıyoruz? Evet. Bir arada mi yaşıyoruz? Evet. Bende huzur içinde olmalıyım, sende huzur içinde ol. O vakit biz niçin arbede ediyoruz” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yükselen Türkiye Enstitüsü’nün Haziran ayı toplantısına katıldı. Yükselen Türkiye’nin gayeleri başlıklı toplantıya katılan Kılıçdaroğlu’na Süheyl Batum, Teyfik Altınok, Eski Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, Eski Aydın Milletvekili Metin Lütfü Baydar ve eski İstanbul Milletvekili Metin Işık eşlik etti. Üsküdar’da bir otelde gerçekleştirilen toplantıda dernek üyelerinin konuşmalarının akabinde kürsüye çıkan Kemal Kılıçdaroğlu bir konuşması yaptı. Konuşmanın akabinde basına kapalı devem eden toplantı sonrası Kılıçdaroğlu soruları cevapsız bırakarak otelden ayrıldı.
“DÜNYANIN EN VARLIKLI KİMLİĞİNE SAHİP ÜLKEYDİK”
Kemal Kılıçdaroğlu, “Rahmetli İnönü’nün hoş bir kelamı vardır, ‘Demokrasinin en zayıf noktası hangi şartlarda geldiysen, birebir şartlarda gitmeyi bilmemektir.’ Kalmak için yasalar değiştirilir, ‘İlla ben kalacağım.’ Bu demokrasiye yapılan en büyük darbedir. Biz daima bunu yaşadık, Türkiye de daima bunu yaşadı. Türkiye’nin süratli gelişmesi, büyümesi, savunma endüstrinde, uçakta, gemide, cam endüstrinde, her alanda elbette ki bu bölgede yıldızlaşan bir Türkiye’yi emperyaller istemezler. Onlar bizim gücümüzü farklı alanlarda harcamamızın yollarını aradılar. Kimlik üzerinden siyaset; düşünün yıllarca kimlik üzerinden siyaset yaptık ve binlerce genç evladımız hayatını kaybetti. Kürt’tü, Türk’tü, Laz’dı, Çerkez’di derken. Meğer biz Osmanlıdan Türkiye Cumhuriyeti devletini kurmuştuk, dünyanın en varlıklı kimliğine sahip ülkeydik. Bunu zenginlik olarak değil, düşmanlık olarak bize dayattılar ve birbirimizi kırdık” sözlerini kullandı.
“ALTILI MASANIN KURULUŞ NEDENİ, İDEOLOJİSİ BUDUR”
Türkiye’nin inanç üzerinden devam ettirilen siyaset nedeniyle asıl gayelerine ilerleyemediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Kimin inançlı olup olmadığını yalnızca şanlı yaradan bilir. Lakin sen inançlısın, sen inançsızsın, sen Alevisin, sen Aünnisin, sen şusun, sen busun diye beşerler kapıştı, çatıştı. Güçler buraya gitti ve Türkiye beklenen büyümeyi sağlayamadı. Hayat şekli üzerinden siyaset; yok başı açık, yok başı kapalı dedik, bütün güç onun üzerinden gitti. Siyaset de onun üzerinden gitti. Ülke nasıl büyür diye düşünmedik. Ülke nasıl kalkınır düşünmedik. Üniversiteler nasıl bilgi üretir düşünmedik. Bu gerçeği gören birisi olarak Türkiye’yi buradan çıkarmak istedim. Altılı masanın kuruluş nedeni, ideolojisi budur. Kardeşim, bu ülkede mi yaşıyoruz? Evet. Birlikte mi yaşıyoruz? Evet. Bende huzur içinde olmalıyım, sende huzur içinde ol. O vakit biz niçin hengame ediyoruz” dedi.
“BİZİ BARIŞTIRACAKLAR”
‘Geldiğimiz pozisyon itibariyle göçmen ve insan deposu konumundayız’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu, “Bir kısmı savaşlardan kaçtı geldi. Bir kısmı da aslında Türkiye’ye gelip yerleşiyor, bir müddet sonra fırsat bulursa Avrupa’ya gidecek. Biz niçin bu pozisyona geldik? Türkiye bu pozisyona niye getirildi? Biz neden Suriye ile hengame ettik? Hangi münasebet ile Suriye ile arbede ettik? Bunların hiçbirisi tartışılmadı. Milliyetçilik damarlarımıza basıldı. ‘Asarız, keseriz. 24 saat içinde gideriz, Emevi Camii’nde namazımızı kılarız ve Suriye’yi de tarihten sileriz’ bu türlü bir anlayışla gittik. Artık Suriye ile barışmak için ‘acaba ne yapmalıyız, neler yapmalıyız’ diye düşünüyoruz. Olur mu? Olacak, barışacağız. Zira bizi barıştıracaklar. Arbedeyi da onlar hengame ettirecekler, barışsa onlar bizi barıştıracaklar. Hani biz ulusal kurtuluş savaşını veren bir devlettik. Hani biz bütün mazlum ülkelere örnek olan bir millettik. Neden bu pozisyona düştük” halinde konuştu.
“BU MECLİS KİMSE KUSURA BAKMASIN GAZİ MECLİS DEĞİL”
Kemal Kılıçdaroğlu, “Dünyada rastgele bir parlamentoda ister az gelişmiş ülke olsun ister gelişmiş ülke olsun. Bir yolsuzluk konusunda soruşturma ve kovuşturma yapılamaz diye bir kanun çıktı mı? Biz de çıktı. Anayasa Mahkemesi Lideri’ne bir mektup yazdım. Dedim ki ‘Parlamentonun prestiji çok makus, sarsılıyor. Bu ayıptan parlamentoyu kurtarın. Bu kanunu bir an evvel görüşün ve iptal edin. Biz sizin kararınıza saygılıyız ancak parlamentoyu bu rezaletten kurtarın’ diye mektup yazmak zorunda kaldım. Aslında yolsuzluk yapan hakkında soruşturma, kovuşturma yapılamaz diye bir kanun çıkaran bir meclisin prestiji olur mu? Meclise ‘Gazi Meclis’ diyorlar. Ben söylüyorum, bu meclis kimse kusura bakmasın gazi meclis değil. Gazi Meclis, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı yöneten meclistir. Bu meclisin neresi Gazi Meclis? Yolsuzluklar konusunda hassas olmayan bir meclis olur mu? Olmaz kıymetli arkadaşlarım” sözlerini kullandı.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NDE HALK ÖDEDİĞİ VERGİNİN HESABINI SORMUYOR”
‘En büyük problemimiz hesap sormamaktır’ diyen Kılıçdaroğlu, “Ödediğimiz vergilerin hesabını sormadığınız sürece Türkiye’de demokrasi gelişmez. Çocuk doğduğu andan itibaren vergi ödenir, doğduğu andan itibaren. Lakin biz ‘Bu kadar vergi veriyoruz, nereye gidiyor bu paralar’ sorusunu sormuyoruz. Şayet ödediği verginin hesabını bir ülkenin halkı sormuyorsa hükümran güçlerin baskısı altında kalır. Hükümran güçler o vakit sizi yönetirler. Kaynaklarınızı el koyarlar. Sizlere borç verir, borçlandırır. Sonra da arttan da buyruk vermeye kalkarlar. Türkiye’nin geldiği nokta budur. Planlama, olağan vergi ödeyeceğiz, ödüyoruz, güç alıma dayanıyor lakin bu verginin yeterli kullanılması lazım. Nasıl yapılacak? Planlama ile yapılacak. Her alanı planlayacaksınız. Tarımda ne olacak? Endüstride ne olacak? Üniversitede ne olacak? Teknolojide ne olacak? Her alanı planlayacaksınız. Planlama kapatıldı. Planlama olmadığı vakit herkes başına nazaran bir yatırım yapar. Türkiye Cumhuriyeti’nde halk ödediği verginin hesabını sormuyor. ‘Beyler, bu parayı nereye harcadınız?’ sorusunu sormuyor” diye konuştu.
