TEKİRDAĞ (İGFA) – Buğday Mitingi için Tekirdağ’ın Hayrabolu ilçesinde bulunan Cumhuriyet Halk Partisi Önderi Özgür Özel, birinci olarak iktidara sesini duyurmak isteyen çiftçilerin gerçekleştirdiği traktör konvoyuna katıldı. Kendisine kasket armağan eden ve “Bizim sesimiz oldunuz” diyen çiftçilerin akabinde kelam alan Özel, “Biz, alım fiyatlarını duyduğumuzda Rize’deydik. Rize’de çay üreticisine maliyetin 2 lira altında fiyat vermişlerdi. 19 lira maliyet, 17 lira çay fiyatı. Rize’de isyan vardı. Çay mitingi yapıyorduk. Oradan Adana’ya gittik. Birinci buğdaylar orada oluyor malum güneyde. Orada büyük bir isyan vardı. Hatta biz orada halk buluşması diye belediyeye gittik fakat bir anda buğday mitingine döndü. O sırada buraya fiyat geldiği ve yavaş yavaş artık burada buğday hasadı başlayacak” dedi.
“BÜYÜK İSYANI DUYDUK”
Özel, “Buradaki büyük şikayeti, büyük isyanı duyduk. Geçen hafta yaptığımız bütün görüşmelerde buğdaya tamam bu türlü bir fiyat verdiniz lakin hiç olmazsa 4 lira destekleme vermeniz lazım, onu da süratli ödemeniz lazım. TMO’nun bunu kesinlikle yapması lazım. Ayrıyeten evvelki devirlerden silolarda buğday dolu, toprak altında buğday dolu. Bu bütün alışveriş rejimini bozuyor diye söyledik ancak kimse oralı olmadı. Biz de bugün sizin sesinizi duyurmaya geldik. Aslında miting alanına gerçek geçtik ancak burayı kapattığınızı söylenince, eserlerini yola döktüler, reaksiyon göstermek için. Basını da buraya getirdik. Artık daima bir arada miting alanına geçeceğiz. Ümit ediyorum. Tüm Türkiye’ye sesinizi duyuracağız. Hakkınızı almanız için uğraş edeceğiz” tabirini kullandı. Özel, konuşmasının akabinde konvoyda bulunan bir traktörü kullanarak miting alanına geldi.
“HARAMDAN VE PALAVRADAN KORKAN ÇALIŞKAN İNSANLAR”
Özel, mitingde yaptığı konuşmaya, “Hayrabolu’nun, Tekirdağ’ın, Trakya’nın hoş insanları, alnının terini toprağa damlatanlar, o topraktan rahmet fışkırtanlar, çoluğunun çocuğunun rızkını kazananlar, haramdan ve palavradan korkan çalışkan beşerler, hepiniz hoş geldiniz” sözleri ile başladı. “31 Mart seçim sürecinde Türkiye’nin dört bir yanındaydık. Tekirdağ’ımıza da geldik. Trakya’mıza geldik. 105 yerde miting yaptık” diyen Özel, “O mitinglerde daima bir tek şeyi söyledik. Gelin CHP’ye oy verin. Gelin Türkiye ittifakına katılın. Türkiye’nin toplumsal demokratları, muhafazakar demokratları, milliyetçi demokratları, Türkiye’nin bütün demokratları birleşin ve sesinizi duyurun dedik. Şayet siz, birlikte olursanız, yan yana durursanız, daima birlikte olursak bizi kimse yıkamaz, biz kazanırız, biz başarırız dedik. Geldiniz, birlikte oldunuz. Omuz omuza verdiniz. Yan yana durdunuz. Sesinizi bütün Türkiye’ye duyurdunuz. Bütün dünyaya duyurdunuz. 47 yıl sonra mavi gözlü Selanik doğumlu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini birinci parti yaptınız. Anneannesi Selanikli, babaannesi Kırçovalı, dedesi Üsküplü bir evladınız olarak hepinizi hürmet ile selamlıyorum. Güzel geldiniz” dedi.
“KÖYLÜLERİN İKTİDARINI KURACAĞIZ”
Özel, “Biz demiştik ki bize güç verin, sizi unutmayacağız. 10 bin lira geçinmek zorunda bırakılan emeklinin sesiniz duyuracağız. Minimum fiyatına artırım yapılmayan personelin sesini duyuracağız. Eseri para etmeyen, desteklemelerini, hakkını alamayan, alnının terinin karşılığını alamayan çiftçilerin sesini duyuracağız dedik. 31 Mart’ta sizin bize verdiğiniz güçten, takviyeden sonra biz asla bir zafer sarhoşluğuna kapılmadık. Dedik ki bu bir zafer değildir. Bu yalnızca bir görevdir, misyondur. Belediye liderlerimiz işlerini uygun yapacaklar. Hepsi çok çalışacaklar. Biz çok çalışacağız ve biz bu ülkede bir sefer daha halkın iktidarını, CHP iktidarını, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün milletin efendisidir dediği köylülerin iktidarını kuracağız” diye konuştu. Özel, Buğday Mitingi’nde gerçekleştirdiği konuşmasını şöyle sürdürdü:
“SİZİN SESİNİZİ DUYURACAĞIZ”
“Bakın orada ne yazıyor? Bugünlerde birilerinin köylüye al ananı da git demesine bakmayın, siz ulu bayrağın yanındaki yazıya bakın. Köylü milletin efendisidir. 6 Haziran günüydü, hububat alım fiyatları açıklandı. Fiyatları görünce üretici feryat etmeye başladı. Daha evvelden kendisi de Ziraat Odası Başkanı olan, 31 Mart tarihinde kendisine Hayrabolu’nun beş yıl boyunca hizmet etmek için yetkisini verdiğiniz liderimiz bize seslendi. Genel Lider buraya gel, sesimizi Türkiye’ye duyur dedi. Tekirdağ’da sizin evladınız Candan Yüceer büyükşehir belediye lideri. Tekrar çalışkan, uğraşlı, tarladan gelen çiftçi kardeşim, çok sevgili dostum, sizin evladınız İlhami Özcan Aygun. Partimizi Türkiye’nin değil dünyanın dört tarafında temsil eden, son misyonuyla hepimizi gururlandıran NATO-PA’nın Lider Yardımcısı Sayın Faik Öztrak. Hepsi birden dediler ki Hayrabolu’nun, Tekirdağ, Trakya ve Türkiye’nin dört bir yanındaki buğday üreticisinin sesini duyurmalısınız. İşte çıktık ve geldik. Vilayet liderimizle, ilçe liderlerimizle birlikte buradayız. Hepiniz bize sahip çıktınız. Biz sizin sesinizi duyuracağız.”
“BUĞDAY FİYATININ 15 LİRA OLMASI LAZIM”
“Biz bu sayıları duyduktan sonra tam iki hafta boyunca herkesle görüştük. En son geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanı ile yaptığımız görüşmede şunu söyledim. ‘Geçen hafta Rize’de memleketinizdeydim, çaya verilen fiyat 17 lira. Maliyetin 3 lira altında. Buğdaya verilen fiyat 9 lira 25 kuruş. Ziraat odalarının hesapladığı maliyetin 2,5 lira altında. Yarın fındık gelir, üzüm gelir. Başka eserler gelir lakin çiftçiye bu hesap gerçek gelmez. Bu hesap tutmaz. Bu borçlar ödenmez. Bu iş bu türlü yapılmaz. Çiftçiye bunu yaparsanız bu memleketin beli doğrulmaz dedim. Kesinlikle taban fiyatların maliyetlerin çok üzerinde, makul bir karla belirlenmesi lazım. Desteklemelerin vaktinde verilmesi gerekiyor.’ Bugün mademki bu türlü bir taban fiyat açıklandı, hiç değilse kilo başına 4 lira destekleme verilerek, bu fiyatın telafi edilmesi ve buğdayın sahiden para kazandırması için, çocukları okutması, karınları doyurması, borçları ödemesi için buğday fiyatının 15 lira olması lazım. Bakınız, Türkiye kişi başı yıllık ekmek tüketiminde 200 kilo ile dünya birincisi. Bu bir realite, gerçeklik. Bunun bir sebebi alışkanlıklarımız ancak değerli bir sebebi de yoksulluğumuz. Ekmek, garibanın katığı. Ekmek fiyatları bu Türkiye’nin en değerli problemlerinden bir tanesi.”
“48 MİLYON TON BUĞDAY İTHAL EDİLDİ”
“Buğdayın ekim alanları 1998’de 9,8 milyon hektarken, bugün 6,8 milyon hektara geriledi. Yani 25 yıl geçti. Nüfusumuz 25 milyon arttı ancak buğday tarımı yaptığımız alan 3 milyon hektar azaldı. 3 milyon hektar alan ne demek? 5 tane Tekirdağ demek. 5 Tekirdağ büyüklüğünde toprağımızda 25 yıl öncesine nazaran daha az buğday ekiliyor. Meğer nüfus arttı. Boğaz arttı. Gereksinim arttı. 2002 yılında 67 milyon nüfusumuz vardı. AKP iktidarı geldiğinde, o tarihte 20 milyon ton buğday üretiyorduk. Artık nüfusumuz 84 milyon, tekrar 20 milyon ton buğday üretiyoruz. Lakin o günden bugüne 48 milyon ton buğday ithal ettik. Türkiye kendi kendine yeten, kendi karnını doyurabilen bir ülkeyken, artık buğdayı bile, samanı bile ithal eden bir ülke haline geldi. 2023 yılında, geçen sene 11,7 milyon ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek buğday ithalatı gerçekleşti. 11,7 milyon ton buğdayı ithal etmek yerine o buğdayı iç piyasadan karşılamak, o parayı size vermek, destekleme yapmayı tercih etseler 5 Tekirdağ büyüklüğündeki alan buğday ekilebilir. Herkes para kazanabilir, memleket de boşu boşuna dünyanın parasını kaybetmezdi. Maalesef Trakya’da tarım geriliyor. Gayri safi ulusal hasıla içinde tarımın hissesi AKP geldiğinde yüzde 13,9’du. Halbuki bu sene 6,3’e geriledi. Yani temel bütün paradan yüzde 14’ü tarıma giderken, artık yüzde 6’sı tarıma gidiyor. Ekmeklik buğdayın taban fiyatını yüzde 12’lik artışla, geçen sene 8 lira 25 kuruştu, 9 lira 25 kuruş yaptılar. Makarnalık buğdayı yüzde 11’lik artışla 10 lira 25 kuruş yaptılar. Arpanın artırımı ise yüzde 3,5 ile yalnızca 7 lira 50 kuruş oldu.”
“TWEET ATARAK FİYAT VERİYORLAR”
“Eskiden taban fiyatları Başbakanlar açıklardı. Tarım Bakanları açıklardı. Benim memleketim Manisa’da gelirdi Tarım Bakanı ya da Başbakan Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Turgut Özal. Allah hepsine rahmet eylesin. Milletin gözünün içine bakardı. Bu türlü otobüsün üstüne çıkardı. Milletin gözünün içine bakardı ve tütün taban fiyatını açıklardı. Üzüm taban fiyatını açıklardı. Millet beğenirse kasketi alır havaya atardı. Gazeteler havadaki kasketin fotoğrafını çekerdi. Taban fiyat beğenildi kasketler havada diye. Oradan güle oynaya dağılınırdı. Yok fiyat gereğince âlâ değilse alırdı çiftçi kasketini yere çalardı. Bu sefer yerdeki kasketin fotoğrafı çıkardı. Fiyat beğenilmedi denirdi. Hafta içinde fiyata ek düzenleme yapılırdı. Zira o günküler devlet adamıydı. Gözünüzün içine bakarlardı. Ecevit bakardı gözünün içine, İnönü bakardı gözünün içine. Fiyatı onlar açıklardı. Artık gecenin 11.30’unda tweet atıyorlar. Tweet atarak fiyat verenlerin, mazot yüzde 110 artmışken gübre yüzde 35 artmışken bütün masraflar ikiye katlamışken, buğdaya yüzde 10 artırım verenlere ve bunu da tweet atarak söyleyenlere yazıklar olsun.”
“7 ÇEYREK ALTIN KAYIP”
“Bakın geçtiğimiz günlerde, dedim ki bu fiyat üreticiyi güldürmez ağlatır. Tuttu birisi dedi ki bu fiyat yeterli fiyat. Para kazandırır. Bu fiyat eskisinden âlâ. Ben diyorum 20 yıl evvel buğday para kazandırıyordu, o diyor ki hayır. Artık Hayrabolu’da gelin bakalım bir hesabı birlikte yapalım. Her hesap şaşar, bir hesap şaşmaz. Hangi hesap şaşmaz? Altın hesabı şaşmaz. Bakın artık buradan bütün Türkiye’ye ilan ediyorum ki 2005’te bir ton buğday 9,5 çeyrek altın alıyordu. Hesap ortada. Şu açıklanan fiyatla yalnızca 2,5 çeyrek altın alabiliyor. Yani bir ton buğdayı koy önüne, içinde yedi tane çeyrek altın kayıp. Her bir Trakyalının, Tekirdağlının, Hayrabolulunun bir ton buğdayın içinden 7 çeyrek altın çaldılar. Alnınızın terini çalanlara, evladınızın rızkını çalanlara ve size bunu reva görenlere yazıklar olsun. Hakkınızı daima bir arada arayacağız. Altın hesabından anlamayan, ekmeğe baksın. 200 gram ekmek geçen sene 6,5 liraydı. Hakikat mu? Artık 10 lira yanı yüzde 54 arttı. Geçen sene 1 kilo buğday satıp, bir ekmek alıyordunuz. Ancak artık bir kilo ile bir bardak çay içilemiyor. Geçen yıl bir ton buğday 375 litre mazot alırdı, artık bir ton buğday 225 litre mazot alıyor. Bir yılda çiftçinin deposundan bir ton buğday için 150 litre yani 2 depo mazot çalındı. Bir ton buğdayda, 2 traktör deposu mazot kayıptır. Geçen yıl 52 ton buğday satan bir traktör alabiliyordu. Artık birebir traktörü almak için 110 ton buğday satmak lazım. 110 ton. Bir yılda gübre yüzde 35, mazot yüzde 109, yem yüzde 49, ilaç yüzde 57 artırım gördü ancak hükümetimiz size yüzde 12’lik fiyat artışını kâfi gördü. Bunu kabul etmiyoruz. Buna itiraz ediyoruz. Sesimizi daima birlikte yükselteceğiz. Çiftçi örgütleri 11 lira diyor maliyete. Ziraat Odaları Birliği 10 lira 87 kuruş hesap çıkarmış. Birebir hesap. Fakat Toprak Mahsulleri Ofisi dün yaptığı açıklamada buğday fiyatı ile birlikte destekleme de eklense maliyetin altında kalıyor. Bu açıklama çiftçimizle alay etmektir. Bu fiyat katiyetle 15 liranın altında olmamalıdır. Tarımda kendi kendimize yetiyorduk. Artık ithalata muhtaç hale geldik. 2003’te çiftçi sayısı 2,8 milyondu. Bugün 2,3 milyon. AKP periyodunda nüfusumuz 20 milyon arttı lakin 500 bin yani yarım milyon çiftçi kayıp.”
“MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
“AKP periyodunda nüfusumuz 20 milyon arttı ancak 500 bin yani yarım milyon çiftçi kayıp. Olağanda bir o kadar daha çiftçi gelmesi gerekirken o kadar eksilmiş. Bugün Türkiye’nin en büyük sorunu daha evvel tarım yapılan 25 milyon hektar alanın, Hollanda devletinin toprakları kadar alanın artık ekilemez, dikilemez hale gelmesidir. Çiftçilerin bankalara borcu bir yılda yüzde 88 artmıştır. Daima birlikte görüyoruz ki 670 milyar lira çiftçilerin bankalara borcu vardır. Ortalama çiftçi yaşı 58’dir. Yani gençler artık tarımla geçinemiyor. Gençler gidiyorlar fabrikalara, gençler gidiyorlar madenlere, gençler gidiyorlar hamallık yapmaya. Gençler aç kalmaya, işsiz kalmaya, büyükşehirlere gidiyor. Her dört gençten üçü, gelecek sene fırsatım olursa tarlada çalışmam, fabrikada işe girerim diyor. Ben hepinizi hürmet ile selamlıyorum. Sesinizi duyurmaya ve sonuna kadar sizin için uğraş etmeye devam edeceğiz. Hepinizi hürmet ile selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”
